+
Makyaj malzemeleri kullanım alanı oldukça geniş olan sıklıkla günlük bakımımızın bir parçası olan ürünleri içerir.
Şampuan, losyon, far, fondöten, allık , pudra, rimel ve çeşitli parfümleri makyaj malzemeleri içinde
değerlendirebiliriz. İçerdikleri kimyasallar açısından çok çeşitli olmalarına ragmen en sık kullanılanlar
hakkında bilgi sahibi olmamız ,zararları konusunda bilinçlenmemiz açısından faydalı olacaktır.
Paraben; bir çok kozmetikte koruyucu olarak kullanılan petrol türevi bir kimyasaldır ve uzun süreli kullanımda
gözeneklerde tıkanma ve siyah nokta oluşumu, tahriş ve östrojen benzeri etkileri ile bilinmektedir. Meme kanseri
ile olan bağlantısı konusunda halen çalışmalar devam etmektedir.
Propilen glikol; nemlendirici losyon ve güneş koruyucuların içersinde bulunur. Uzun kullanımda göz ve
deride tahrişe neden olurken karaciğer ve böbrek üzerinde toksik etkileri bulunmaktadır.
Fitalatlar; losyonlar, saç spreyleri ve tırnak cilalarında bulunmaktadır. Kanserojen özellikleri bilinmekte,
erkek fetusta cinsiyet gelişimde olumsuz etkileri olmaktadır.
Sodium lauryl sulphate ( SLS); banyo kozmetiklerinde ve losyonlarda bulunur. Deterjan etkisi nedeniyle
ciltte tahriş ve allerjik reaksiyonlara neden olmaktadır.
Cinnamatlar; güneş koruyucularda bulunan bu filtre östrojenik etkileri bulunuyor.
Triklosan; antibakteriyel olarak temizleyici jellerde kullanılmaktadır. Bakterilerde direnç gelişimine neden
olduğundan Amerika'da kullanımı önerilmemektedir.
Kozmetik seçiminde öncelikle içeriklerin iyi okunması gerekirse uzmandan yardım alınmasını öneriyoruz.
Koruyucu olarak paraben yerine potasyum sorbat,vitamin E, sorbik asid, üzüm çekirdeği yağı, phenoxy ethanol
gibi daha masum içerikler tercih edilmelidir. Hamile ve emzirenler mümkün olduğunca parfüm içeren
kozmetiklerden kaçınmalıdır.
+
Günlük sıvı gereksinimi kişiden kişiye ve aktiviteye göre değişkenlik gösterse de alınması gereken miktarın
altına düşüldüğünde tüm sistemlerde olduğu gibi derimizde de olumsuzluklar gözlenmektedir. Su metabolizmanın
devamı ve toksinlerin atımı için olmazsa olmazımızdır. Bu fonksiyonların yeterince yürütülemediği durumlarda
toksinlerin atılamamasına bağlı ciltte mat görünüm, cildin nemini kaybetmesi dolayısıyla gerginliğinde azalma
ve kırışıklıklarda artış gözlenir.
+
Sivilceyi sıkmak lezyondan çabuk bir şekilde kurtulmak üzere yapılan ancak doğru olmayan bir davranıştır.
Akne lezyonları siyah nokta,iltihaplı kabarıklıklar ya da kistik lezyonlar şeklinde olabilir. İltihaplı akne
lezyonlarının profesyonel olmayan kişilerce sıkılması lezyonun daha da büyümesine ve iz kalmasına neden olur.
Özellikle yüzün burun üzerinde kalan kısmında aknelerin sıkılması beyin zarında iltihaba neden olabilmektedir.
Siyah noktaların mekanik temizlenmesi ise uzmanlarca özel aletler kullanılarak yapıldığında tedaviye katkı
sağlamaktadır.
+
Derimizin hijyeni için aldığımız duş keyfini uzatmak üzere abarttığımız zaman cildimizde problemlere neden olabiliyor.
Özellikle kış aylarında derimizin kuruluğa yatkınlığının arttığı dönemde uzun süreli duşta kalmak derinin
koruyucu lipid tabakasını bozmakta ve savunmasız hale getirmektedir. Koruyucu tabakası hasar gören cilt dış
uyaranlara açık hale gelmektedir. Önce kuruluk daha ilerlediğinde pullanma ve kızarıklık ile giden egzematöz
değişiklikler gözlenmektedir.
+
Kozmetik ürün satılan mağazalarda son derece iyi niyetle deneme amacıyla hediye edilen ürünler fazla sayıda
olduğunda cildimizin duyarlanmasına neden olmakta ve çok çeşitli ürünler denendiği için sorumlu ajanın
bulunması zorlaşmaktadır. Bunun dışında açıktaki deneme ürünleri enfeksiyon bulaşma riski taşımaktadır.
+
Vücudumuzun biyolojijk saatine göre derimiz uyku sırasında kendini yenilemekte ve onarmaktadır. Uykusuzluk
dolayısıyla onarılamayan ciltte bir süre sonra ölü hücrelerin birikimi ile cansız ve mat bir görünüm,
stres hormonlarının salınmasına bağlı solukluk ve uzun dönemde cildin kendini tamir edememesi dolayısıyla
erken yaşlanma belirtileri görülür.
+
Bir kızgınlık ifadesi olan kaş çatma ; mimik olarak sürekli tekrarlandığında derinin o bölgede sürekli katlanması
nedeniyle giderek derinleşen bir çizgi halini alır. Mimik kırışıklıklarının hafifletilmesinde kullanılan botox
tedaviside iyi bir çözümdür.
+
Son yıllarda medya kanalları ile yapılan şeker karşıtı söylemler, tüketicinin bilinçlendirilmesini sağlamış
ve büyük oranda bilinçli tercihlere yönlendirmiştir. Şeker hücre düzeyinde açıklarsak zarlarda bozulma ile
sonuçlanan glikasyon dediğimiz kimyasal reaksiyona neden olmaktadır. 20 li yaşlardan sonra başlayan bu
bozulma bilinçli beslenme ile minimuma indirilebilir. Şeker erken yaşlanmanın önemli nedenleri arasında
yerini almıştır.
+
Vücudumuz için zararlı 3 beyazdan biri olan tuz fazla su tutulmasına yol açarak özellikle göz altlarında şişkinliğe
neden olur. Dolaşımın yavaşlaması dolayısıyla toksinlerin atılması da yavaşlar ve sonuç
olarak cilt parlaklığını kaybeder.
+
İçerdiği çok sayıda toksik madde cildimizin direkt hasarlanmasına neden olurken ana maddesi nikotin deri dolaşımını
bozarak yeterli oksijenlenmesini engellemektedir. Yeterince beslenemeyen cildimizde cansız ve mat görünüm ortaya
çıkar. Bunun yanında derinin bağışıklığını azalttığı ve kanserojen maddeler içerdiği için deri kanseri ile doğrudan
ilişkilidir.
+
Stres organizmanın tehlike karşısında ortaya çıkan bir hazırlık halidir. Tehilke karşısında kan kaslara ve
beyne pompalanırken hayati olmayan organlara kan akışı azalır. Bunu sağlamaya yönelik hormonal cevap oluşur.
Deriye giden kan akımı azalır. Bu durum kendini solukluk şeklinde gösterir. Süreklilik durumunda ciltte incelme,
tamir kapasitesinin azalması dolayısıyla kolay hasarlanma gibi durumlar ortaya çıkar.
+
Su yaşam için vazgeçilmez bir kaynak olmasına rağmen; bakteriyel enfeksiyonların önlenmesi amacıyla suların
dezenfeksiyonu amacıyla aşırı klorlanması problemleri de beraberinde getirmektedir. Derinin en büyük organımız
olduğunu düşünürsek uzun süre suda kalanlarda sudaki klorun emilimi çeşitli sorunlara yol açmaktadır. Aşırı
klorlanmış sularda yüzen kişilerde cilt kuruluğu ve tahrişler meydana gelebilmektedir. Sarı renkli saçlarda
klorun saçlar tarafından emilimi sonrasında yeşilimsi renk değişikliği gözlenmektedir. Uzun süreli maruziyet
kanser riskini arttırmaktadır. Klorun yol açtığı olumsuzlukların önüne geçmek için suya girmeden önce vücudun
ince bir tabaka şeklinde bebe yağı ile yağlanması,saçların klorsuz bir su ile ıslatılması, temas sonrasında
klorun etkilerini gideren güneş sonrası losyonlar sürülmelidir.
+
Cilt için bilinen en güçlü yaşlandırıcı olması dolayısıyla önemsenmesi gereken bir konudur. Deri kanserlerindeki
rolü düşünüldüğünde güneşten korunma tavsiyelerine sıkı bir şekilde uyulması gerekmektedir.